Kalın bağırsağın son kısmıyla makat yüzeyi arasında oluşan, anatomik olarak normal olmayan yollara anal fistül adı verildiğini belirten Kolorektal Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Göztok, “ Çoğunlukla makat bölgesinde apse oluşumu sonrasında gelişirler. Kalın bağırsağın son kısmında bir iç ağız ve makat çevresinde bir dış ağzı bulunur. Anal fistülün en bilinen belirtisi anal bölge çevresinden sürekli kötü kokulu akıntının olmasıdır. Bazen bu iç ve dış ağızlar geçici olarak kapanıp tekrarlayan apse oluşumlarına neden olurlar. Bu durum makat bölgesinde kızarıklık ve şiddetli ağrı ile karşımıza çıkar” diye konuştu.
Stres Tetikliyor
Fistülün makat bölgesindeki dış ağzından gaz çıkışları görülebildiğini söyleyen Op. Dr. Mustafa Göztok, “ Bunun nedeni dış ağızla bağırsak içindeki iç ağızın birbiri ile bağlantılı olmasıdır. Son yapılan çalışmalar anal fistülü bulunan hastalarda yüzde 80 yoğun stresli dönem ve anksiyete bozukluğu tanımlanmıştır. Fistül hastalığını tek başına tedavi etmek genellikle yeterli olmaz. Hastanın bu durumda anksiyete bozukluğu giderilmeli. Eğer anksiyete düzeltilemez ise, anal fistülün yüzde 50 oranında tekrarladığını bilmekteyiz”
Anal Fistülde Lazer Tedavisi
Hastalığın tedavisinin cerrahi olarak yapılabildiğini söyleyen Op. Dr. Mustafa Göztok, “Eğer fistül makat kaslarının içinden geçmiyor ise fistül hattının küçük cerrahi ile çıkartılması ve bölgenin temizlenmesi yeterli olabilmektedir.Perianal fistüllerin büyük çoğunluğu makat kaslarını içine almaktadır. Perianal fistülde iki aşamalı mikro invaziv cerrahi; seton ve lazer uygulamalar, tedavide başarı oranını yüzde 90’a çıkartmaktadır. Perianal fistül makat kaslarını tutuyorsa o zaman amaç makat kaslarına zarar vermeden bu cerrahiyi yapmaktır. Bir çok ameliyat yöntemi denenmiş olsa da bu hastalığın tedavisinde başarı oranı yüzde 50’yi geçmemiştir. Kendi klinik deneyimlerimizde ve literatürlerde iki aşamalı mikro invazif cerrahinin ilk aşamasında fistül yoluna seton koymak ve enfeksiyon süreci kontrol altına alındıktan sonra 8-12 hafta içerisinde ikinci aşamada setonun çıkartılıp lazer uygulanması, bu hastalıkta tedavi başarı oranını yüzde 90 üzerine çıkartmaktadır. Bu iki aşamalı tedavi seklinin en büyük avantajı makat kaslarına zarar vermeden tekrar tekrar uygulanabiliyor olmasıdır. Makat kaslarının zarar görmesi ya da yanlış bir cerrahi müdahale tuvalet tutamama yani gayta kaçırma sorunları oluşturabileceğinden bu hastaların mutlaka deneyimli bir kolorektal cerrahi uzmanına ya da proktologa başvurması büyük önem taşımaktadır.
Op. Dr. Mustafa Göztok'un websitesi için tıklayın