Prof. Dr. Karabay mutlu yaşanan bir aşkın kişilerin kalp sağlığına olumlu katkıda bulunduğunu, mutsuz, platonik bir aşkınsa kalbi olumsuz etkilediğini söyledi ve kırık kalp sendromu hakkında bilgiler verdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özalp Karabay, aşkın ruh sağlığına iyi geldiğini ve fiziksel anlamda da kişiye sağlık açısından önemli faydalar sağladığını söyledi. Karşılıklı ve iyi yaşanan aşkın, vücutta endorfin denilen mutluluk hormon salınımını arttırarak kan dolaşımını hızlandırdığını ve güçlendirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özalp Karabay, “Salgılanan maddeler, koroner damarları genişleterek kalbe daha fazla kan pompalanmasına olanak yaratarak kalp krizi riskini ve felce neden olan pıhtı oluşumunu en aza indiriyor. Ülkemizde, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler ne yazık ki hala ilk sıralardaki yerini açık farkla korumaktadır. Yaşam koşullarının giderek ağır ve yıpratıcı olmasının yanında aşırı rekabetçi, çıkarcı, maddeci ve sevgisiz toplum modeli de bu olumsuzluğa ciddi derecede katkıda bulunmaktadır. Bir çeşit stres olan aşk; tüm vücudu etkileyerek insanın kalbinde heyecan, midesinde ise kelebek hareketleri oluşturan pozitif bir stres ile sağlığımıza olumlu yönde katkıda bulunmaktadır” dedi.
“Kalbini Sevenler Aşık Olmalıdır”
Kalp damar hastalarının; ilaç tedavisinin yanı sıra yaşam tarzı konusunda da değişiklikler yapmak zorunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özalp Karabay, “Kalp damar hastalıklarının oluşumuna ciddi katkıda bulunan sigara, diyabet, obezite, hareketsizlik, kan yağları yüksekliği, tansiyon yüksekliği gibi risk faktörlerini azaltmanın yanında; pozitif davranış ve düşünce modeli , aşkı yaşama, sevme ve sevilmede kalbimize çok iyi gelmektedir. Önemli bir detay olarak; aşk yaşanmaya başlanıldığında kişiler, aşık olunan kişiye daha iyi görünmek için kendilerine her yönden iyi bakarlar ve daha sağlıklı görünüme kavuşurlar. Kilo almamak için yağlı, şekerli, unlu gıdalardan uzak duran aşıklar, spor yaparak formda kalmaya çalışırlar. Birine aşık olduğumuzda kalp daha hızlı atıyor, daha hızlı nefes alıp veriliyor ve vücutta daha fazla kan pompalanıyor. Böylece beyin ve diğer organlarda daha rahat, daha verimli çalışıyor. Dolayısıyla aşk insanı gençleştiriyor. Aşkın yaşa bakmadığını da vurgulamak gerekiyor. Yaş almış bir insan da aşık olduğunda aynı reaksiyonları gösteriyor ve daha yavaş çalışan, daha az kan pompalayan kalp daha hızlı kan pompalamaya başlıyor. Dolayısıyla bu kalp ve beyin arasındaki mucizevi etkileşim insanın daha sağlıklı yaşaması için enerji oluşturuyor. Vücudun kendi ürettiği hormonların artışı ile bir şekilde kalp daha verimli çalışıyor, tüm vücut bir değişim yaşıyor. Birtakım biyolojik ve kimyasal sırları olan aşk, hasta olunduğunda bile aşıkların daha hızlı iyileşmesine olanak sağlamaktadır. Bağışıklık sistemi de aaşık olma durumunda daha güçlü olmaktadır” dedi.
Depresif Kişiler Daha Çok Kalp Krizi Geçiriyor
Aşkı hakkıyla yaşamayanların daha depresif olduklarını söyleyen Prof. Dr. Karabay,” Depresif kişilerin kalp krizi geçirme riskleri depresif olmayanlara göre 4 kat daha artmaktadır. Aynı zamanda acı veren, karşılıksız aşk ve dozunu aşan aşk heyecanı ise vücut adrenalin seviyesini normalden fazla yükselterek kalbe zarar vermekte, kişinin sosyal yaşantısına da ciddi darbe vurmaktadır. Vücudun çalışma sistemi üzerinde çok önemli etki yaratan duygularımız; olumsuz ve güçlü olduklarında kontrolsüz ve fazla miktarda adrenalin salgılanmasına yol açarak kalp üzerine yoğun bir şekilde baskı oluşturmaktadır. Bunların sonucu olarak da, kişinin takvim yaşından fiziki olarak sekiz yıl daha yaşlı olmasına yol açabilmektedir” dedi.
Evlilik Aşkı Öldürür mü?
Vücudumuzda salınımı artan dopamin hormon seviyelerinin insana enerji verip, mutlu ve canlı olmasını sağladığına dikkat çeken Prof. Dr. Özalp Karabay, “Aşkla birlikte dopamin hormonunun artışı ve kalbin daha güçlü olması sağlanmaktadır. Çalışmalarda; mutlu olan ve ilişkileri sağlıklı yürütülen 20 yıllık evli çiftlerde seneler içerisinde dopamin düzeylerinin hala yeni aşıklarda olduğu gibi yüksek seviyelerde korunduğu tespit edilmiştir. Kişiye sevdiğinin fotoğrafı gösterilip, alınan beyin görüntüleri incelendiğinde ve beyinle ilgili bir takım kimyasal incelemeler yapıldığında sevdiği kişinin fotoğrafını görenlerde, beynin bazı kimyasal maddeleriyle beraber dopamin, adrenalin ve endorfin seviyelerinde ciddi bir artış gözlemlenmiştir. Bu bilimsel araştırmada bulunan başka bir sonuçta, 20 yıllık evliliklerin sonunda birbirini sevdiğini söyleyen çiftlerde ve yeni aşık olan kişilerde birbirine çok benzer dopamin aktiviteleri gözlemlenmiş olmasıdır. Sağlıklı ve sosyal alt yapısı olan ilişkilerin yürütüldüğü uzun evliliklerde yapılan incelemeler; evliliğin aşkı öldürmediğini öngörü olarak hormon düzey sonuçlarıyla açıklanmıştır. Ayrıca yapılan başka araştırmalarda da; aşkla yapılan, sağlıklı, sevgi dolu evlilikler insan ömrünü uzattığını göstermektedir. Bu oran kadın ve erkeğe göre değişiklik göstermekte olup evlilik erkeklerin ömrüne 7 yıl, kadınların ömrüne ise 2 yıl katmaktadır. Sağlıklı evliliğe ve birlikteliğe sahip çiftlerde kalp krizi ve kalp krizinden ölüm ihtimali de azalmaktadır. Tam tersi durumlarda ise sevilen kişi kaybedildiğinde ya da ayrılık yaşandığında kalp krizi oranlarında yaklaşık 21 kat artış olmakta, kalp hastalığından ölüm riski de ciddi bir şekilde artmaktadır” dedi.
Kırık Kalp Sendromu
Kırık kalp sendromu hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Özalp Karabay, “Sevdiğini kaybetme, yoğun stres, üzüntü gibi durumların ardından adrenalin miktarının artması, yoğun bir şekilde kalbe stres yükünün binmesine bağlı kalbin zorlanması ve buna bağlı göğüs ağrısı, nefes darlığı, kol ağrısı, terleme gibi kalp krizi bulguları göstermektedir. Sıklıkla kadınlarda görülen kırık kalp sendromu; kalp damar hastalıkları olmamasına rağmen içinde bulunulan stres yükü nedeniyle kalbe binen travmatik yükün artmasıyla kalp krizine benzer klinik oluşturmaktadır. Tüm kalp krizi kliniği olan olguların yüzde 2’sinin kırık kalp sendromu olduğu bildirilmektedir. Rapor edilen hastaların yüzde 90’ı kadın olup büyük çoğunluğu da menopoz sonrası bayanlar oluşturmaktadır” dedi.
Platonik Aşk Ve Kalp Sağlığı
Sevgiliye kavuşmanın olmadığı platonik aşkın kişinin kendi dünyasında kurguladığı ve yaşadığı tek taraflı aşk olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özalp Karabay, “Kişi için ayrıcalıklı, bireysel, sürdürülebilir olmayan bir mutluluktur. Platonik aşkta sevgiliye kavuşma olmadığından bir yanlışlık yapma riski ve kötü sonuçlanan fiziksel aşkta görülen hayal kırıklığı yaşanmamaktadır. Sadece tek taraflı duygu olarak yaşanan platonik aşkın; bireyi bir süre içinde olsa mutlu etmesinin hem genel hem de kalp sağlığı açısından yararları olmakla birlikte, tersi durumlarda kişi psikolojisiyle bağıntılı olarak gelişebilmektedir. Yine de güzel ve karşılıklı bir aşk, sağlam bir ilişki ve mutlu bir evlilik sağlığımızın ve özelliklede kalbimizin en iyi ilacı, en iyi destekçisidir. Aşkların değişik şekilde tazelenmesi, harekete geçirilmesi, gündelik yaşam maratonundan çıkarılması 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sevenlerin birbirlerine verecekleri en güzel hediyedir” diyerek sözlerini tamamladı.