Ege Ambulans
Basit bir horlama mı?04/07/2022

Basit bir horlama mı?

Uykuda görülen solunum bozukluklarının en hafifinin horlama hastalığı, en ağır şeklinin de tıkayıcı uyku apnesi olduğunu belirten KBB Uzmanı Op. Dr. Cem Karas, “ Normal erişkin insanların en az yüzde 10’unda ve çocukların yüzde 12’sinde, 60 yaş üzerinde ise yüzde 40-50 civarında horlamanın görüldüğünü söyledi. Op. Dr. Karas horlama ve uyku apnesi tedavisi hakkında bilgiler verdi.

Yaş İlerledikçe Artar

Horlama probleminin erişkinlerde sıklıkla orta yaşlı ve şişman erkeklerde görüldüğünü ve yaş ilerledikçe görülme sıklığının arttığını belirten Op. Dr. Karas, “ Charles Dickens 1830’lu yılların başında yazdığı roman ve yazılarında şişman, kırmızı yüzlü, oturduğu yerde uyuklayan erkeklerden oluşan Pickwick Klübü üyelerinden bahsederken aslında horlama ve uyku apneli hastaları tarif ediyordu” dedi

Horlama Nedir?

Uyku sırasında burun ve dilin arkasındaki hava yolunun daralmasıyla ve buradaki küçük dilin veya yutak seviyesindeki yapıların titreşimleriyle ortaya çıkan sese horlama adı verildiğini belirten Op. Dr. Karas, “ Bademcikler, dilin arkası, yumuşak damak, küçük dil ve boğazı oluşturan kaslardan meydana gelen geniz ve yutak bölgelerindeki hava yolunun herhangi bir patoloji ile daralması çok ender olmayan bir durumdur. Bu bölgede daralma olduğunda özellikle küçük dil ve yumuşak damak uyku esnasında solunum çabasının artmasıyla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır.

Uyku Apnesi Nedir?

Uyku apne sendromunu tanımlayan Op. Dr. Karas, “ Obstrüktif uyku apne sendromu ya da halk arasında bilinen adı ile uyku apne sendromu, uyku sırasında yineleyen üst solunum yolu tıkanmaları ve buna eşlik eden kan oksijen değerinde azalma ile karakterize bir sendromdur. Genellikle orta yaşlı ve kilolu erkeklerin hastalığıdır. Her yaşta görülebilirse de, en sık 40-65 yaşları arasında karşımıza çıkar ve 65 yaşından sonra görülme oranı aynı kalır. Erkeklerde 2-3 kat fazla görülür, kadınlarda ise menapozdan sonra artar. Uyku apne sendromu görülme sıklığının erkeklerde yüzde 4, kadınlarda yüzde 2 olduğu bildirilmiştir. Hem halk tarafından, hem de hekimler arasında çok iyi tanınmayan bir sendrom olduğundan tanıda gecikmelere sık rastlanır” diye konuştu.

Risk faktörleri nelerdir?

Aile bireylerinden birinde uyku apne sendromu varsa diğerlerinde görülme riskinin arttığını belirten Op. Dr. Karas, “ Obezite en önemli risk faktörüdür. Kilo arttıkça görülme sıklığının ve ciddiyetinin arttığı ve kilo verilmesi ile azaldığı bilinmektedir. Özellikle santral obezitesi olanlarda, yani bel çevresi artmış, elma tipi şişmanlayan kişilerde sıktır. Yine de, uyku apne hastalarının yalnızca yüzde 40-60 kadarında obezite olduğu ve obez olmayanlarda da görülebileceği unutulmamalıdır. Yüz ve çeneye ait yapısal bozukluklar ve üst solunum yollarındaki darlıklar, obez olmayan kişilerde uyku apne sendromuna neden olabilir. Bunların başında çenenin küçük ve geride yer alması gelir. Bir diğer önemli risk faktörü, boynun kısa ve kalın oluşu ve boyun çevresinin erkeklerde 43 cm, kadınlarda 40 cm üzerinde ölçülmesidir. Sigara, alkol, bazı uyku ilaçlarının kullanımı ve bazı hastalarda sırt üstü pozisyonda yatmak da uykuda nefes durma sayısını ve süresini arttırır. Ayrıca uyku apne sendromu; kronik bronşit, astım, hipotiroidi, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, inme, şeker hastalığı, reflü gibi birçok hastalıkla birlikte görülebilir.

Hangi yakınmalar görülür?

Erişkinlerin yüzde 10-30’unda horlama görülür ve yaş ilerledikçe bu oran artar. Hasta başlangıçta zaman zaman horlarken giderek daha şiddetli ve sürekli horlamaya başlar. Horlama, üst solunum yollarında daralmanın bir göstergesidir. Uyku apne sendromu olan hastaların hemen tümünde horlama yakınması vardır. Şiddetli ve sürekli horlama, uyku apne sendromunun öncü belirtisi olabilirse de; horlamayla birlikte diğer yakınmaların bulunması gereklidir. En önemli bulgu, eşinin veya yakınlarının tarif ettiği ve tanıklı apne dediğimiz uykuda nefes durmasıdır. Gece boyunca bazen 300-400 kez tekrarlayan apneler nedeniyle uyku bölündüğü için hasta kalitesiz bir uyku uyur. Çoğu kez apnelerden sonra uyandığının farkında değildir, bazen de uykudan boğularak uyanma tanımlar. Apneler nedeniyle dokulara yeterli oksijen gidemez. Bunların sonucunda, yorgun uyanma ve gündüz aşırı uykululuk gözlenir. Hasta, uyumaması gereken yerlerde uyuklayarak iş ve özel yaşamında birçok sorunla karşılaşır. Başlangıçta televizyon seyretmek, gazete okumak gibi pasif bir iş yaparken uyuklarken giderek araba kullanırken bile uyuklamaya başlar. Bu nedenle, trafik ve iş kazaları riski 2-3 kat artmıştır. Ayrıca uyku apne sendromu olan hastalarda gece göğüs ağrısı ve çarpıntı, sık idrar yapma, idrar kaçırma, sabah baş ağrısı, yaptığı işe kendini verememe, unutkanlık, sinirlilik, gece terlemesi (özellikle baş ve boyun bölgesinde), gece öksürme, reflü, ağız kuruluğu, işitme kaybı, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık gibi birçok başka yakınma da görülebilir. Sonuç olarak, hastanın yaşam kalitesi çok bozulmuştur.

TEDAVİDE NELER YAPILIYOR?

Amerikan Pediatri Akademisi’nin 2005 yılında yayınlanan  teknik raporunda “bademcik ve geniz eti ameliyatı tıkayıcı uyku apneli çocuklarda ilk tedavi seçeneği olmalıdır” denmektedir. Yine aynı raporda bademcik ve geniz eti ameliyatının çocuklar şişman olsalar bile horlama ve apneyi yüzde 75- 100 oranında iyileştirdiği belirtilmektedir. Herhangi bir sebeple geniz ve bademcik ameliyatı olamayan çocuklarda nazal CPAP (burundan uygulanan basınçlı hava tedavisi) ve diğer tedaviler uygulanmaktadır. Erişkinlerde burundan bir maske yardımıyla verilen pozitif basınçlı oksijen tedavisi aslında tıkayıcı uyku apnesini iyi tedavi eden bir cihazdır. Hastanın durumuna göre değişebilen basınçlarda gönderilen hava ile tıkanıklık aşılarak hastalık tedavi edilmeye çalışılır. Fakat yüzlerinde maske ile uyumak gibi bir durumları söz konusu olduğu için hastalar uzun süre bu duruma uyum gösteremezler. Ağız içi apereyler bazı hafif apneli durumlarda veya basit horlamada faydalı olabilmektedir.

Erişkinlerde horlayan kişilerin özellikle dikkat etmeleri gereken bazı durumlar vardır..

Horlama ameliyatı diye bilinen ve 1980’li yıllarda ilk uygulamalarının yapıldığı uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) genellikle erişkin hastalarda başarılı sonuçlar vermektedir. Daha sonraları lazer ışınının kullanıldığı laser-yardımlı uvulopalatoplasti (LAUP) ameliyatları geliştirilmiştir. Son yıllarda dokulara minimal hasar verilerek yapılabilen bir başka  başarılı ameliyat şekli de uvulopalatal flep (UPF) operasyonudur. Yine son zamanlarda geliştirilen radyofrekans enerji uygulaması horlamaya neden olan hava yolu daralmalarına lokal anestezi altında yapılabilen bir başka müdahaledir. Tüm bunlara ilaveten dil arkası hava yolunun genişletilmesinin gerektiği hastalara yönelik olarak yapılan, çene ve boyun kemikleri ile ilgili ameliyat teknikleri vardır ve uygun hastalarda iyi neticeler vermektedir.

Sosyal Ağlarda Paylaş
Ege Ambulans
Has Ajans Sağlık Gazetem 0(232) 464 75 73 info@saglikgazetem.com