Adrenal bezlerin diğer bir deyişle böbrek üstü bezlerinin her iki böbreğin üst kutbunda yerleşmiş, sarı-kahverengi renkte, yaklaşık her biri 4-5 gr ağırlığında, anatomik komşuluğu dışında böbrekler ile direkt ilişkisi bulunmayan ve vücudun ihtiyacı olan temel yaşam hormonları salgılayan bir çift endokrin organ olduğunu kaydeden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Arslan, böbrek üstü bezlerinin kendine ait birçok tümör ve hastalıkları olduğunu, tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşam kalitesini bozduğunu söyledi.
Belirtileri Nelerdir?
Adrenal tümörlerin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini kaydeden Prof. Dr. Murat Arslan, “ Ancak bazı nadir genetik durumlar riski arttırmaktadır. Özellikle adrenal kanserin gelişme riskini artırmaktadır. Hormon üretmeyen veya küçük çaptaki tümörler genellikle hiçbir belirti vermeyebilir. Adrenal tümörlerin belirtileri, tümörün tipine ve salgıladığı hormonlara bağlı olarak değişkenlik gösterir. Yaygın belirtiler arasında kan basıncında bir artış, açıklanamayan kilo alımı, susuzluk hissi ve sık sık idrara çıkma dışında; düşük potasyum seviyesi, kalp çarpıntısı, aşırı sinirlilik, kaygı veya panik atakları, baş ağrısı, aşırı terleme, diyabet, karın ağrısı, halsizlik ve güçsüzlük, karın cildinde çatlaklar ve saçlarda aşırı çoğalma görülebilmektedir” dedi.
Tanı Nasıl Konur?
Böbrek üstü bezi tümörlerini teşhis etmek için genelde ileri teknolojinin tanıdığı olanaklardan faydalanıldığını kaydeden Prof. Dr. Murat Arslan, “ Anamnez, sistematik fiziki muayene, tansiyon, vücut ölçümleri, rutin laboratuvar testleri, hormon seviyeleri ve bazı komplex hormon seviyesi ölçümleri ile normalin üstünde hormon olup olmadığı belirlenmekte ve CT, MR ve tüm vücut PET taramaları gibi görüntüleme testleri ile anormal tümör varlığı saptanmaktadır. Gerektiğinde biyopsi tanıyı doğrulamaya yardımcı olabilir. Görüntüleme yöntemleri ile saptanan bir tümörde ilk yapılacak iş tümörün fonksiyonel olup olmadığına yani aşırı hormon üretip üretmediğine bakılır.
Adrenal Tümörlerin Laparoskopik Tedavisi
Her hastalıkta olduğu gibi adrenal tümörlerin tedavisinde de kişiye özel tedavi protokolü hazırlandığını belirten Prof. Dr. Murat Arslan, “ Fonksiyonel olmayan yani hormon üretmeyen ve görüntüleme yöntemlerinde kanser şüphesi göstermeyen 4 cm’den küçük adrenal kitleler genellikle 6-12 ayda bir aktif izlemle kontrol protokolüne alınır. Fonksiyonel olan yani aşırı hormon üretmesi nedeniyle ciddi şikayetlere neden olan veya 4 cm’den büyük olan adrenal tümörler cerrahi yoldan çıkarılır, böylelikle hastalar kitlenin ürettiği aşırı hormonların yaptığı etkilerden olan; kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, kalp krizi, kilo alımı, diyabet ve böbrek problemleri gibi ciddi uzun süreli sağlık sorunlarından korunmuş olur. 4 cm’den büyük adrenal kitlelerin kanser olma olasılıkları yüksek olduğundan fonksiyonel olsun olmasın yine cerrahi tedavi gerekir. Cerrahi açık veya minimal invaziv dediğimiz laparoskopik(kapalı) yöntemlerle gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahi adrenal tümörü ameliyatlarında hastaya büyük ayrıcalıklar sağlamaktadır. Adrenal bezin yerleşim yeri nedeniyle ulaşımı çok zor olduğundan açık cerrahi yapılacak olursa çok büyük ameliyat kesileri gerekir. Laparoskopik cerrahide cerrah yeterli tecrübeye sahipse karın içine girmeden sırt bölgesinden (retroperitoneal) 3 minik delikten adrenal bezin tamamı ya da uygun hastalarda sadece tümörlü kısım (parsiyel adrenalektomi) alınarak hasta 24-48 saat içinde normal hayatına geri dönebilmektedir” şeklinde konuştu.