Özel Ege Şehir Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Filiz Büyükkeçeci, günümüzün tıp teknolojisi sayesinde erken teşhisin lösemi tedavisinde hayati önem taşıdığını vurguladı.
''Akut Lösemiler hızlı, Kronik Lösemiler Yavaş Seyreder''
Özel Ege Şehir Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Filiz Büyükkeçeci lösemi ile ilgili önemli bilgiler verdi. Büyükkeçeci: ''Toplumda kan kanseri olarak bilinen lösemi, kanda beyaz kan hücrelerinin yükselmesi anlamına gelir. Lösemi,öncelikle kemik iliğini, sonrasında da tüm organları ele geçirir. Kanda lökosit dediğimiz beyaz kan hücreleri farklı yapıdakı hücrelerdir. Bir kısmı nötrofil lökosit, bir kısmı ise lenfosit olarak billinir. Hem lenfositlerin hem de lökositlerin arttığı durumlarda lösemi dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Kanda bulunan lökositlerin genç şekilleri çoğalıp kana geçerse akut lösemi, olgunlaşan şekilleri çoğalırsa kronik lösemi oluşur. Akut ve kronik kelimeleri diğer hastalıklarda klinikle, lösemiler de ise hücre tipi ile uyumludur, aynı zamanda hastalığın seyrini de ifade eder. Akut lösemiler daha hızlı, kronik lösemiler ise daha yavaş seyreder'' dedi.
''Çocuklarda Akut Lösemi Sık Görülen Kanser Tiplerindendir''
Akut ve kronik lösemilerin klinik belirtileri birbirinden farklıdır. Akut lösemiler genellikle lökositlerin hastalığı olmakla beraber, kanın diğer hücrelerini de etkileyebilir (kırmızı kan hücreleri, trombositler gibi), bazı durumlarda başlangıç durumundaki akut lösemilerde lökosit sayısı yükselir, bununla birlikte trombosit ve lenfosit sayısında değişiklik olmayabilir, bu başlangıç halindeki bir lösemidir. İleri dönemlerde kırmızı kan hücrelerinde ve trombositlerde azalma başlar. Bunların azalması durumunda hastalık belirtileri ile başlangıç durumundaki hastalığın belirtileri biraz farklıdır.Hastada kırmızı kan hücreleri ile trombositlerde azalma yok ise hastalar genellikle enfeksiyon gibi ateş şikayeti ile hastaneye gelirler. Ateş, en önemli belirtisidir. Kırmızı kan düştüğü zaman tipik anemi dediğimiz bir tablo oluşur.Bu hastalar, halsizlik, çarpıntı ve çabuk yorulma gibi şikayetlerde bulunur. Trombositlerin düşmesine bağlı olan belirtiler ise kanama şeklindedir; ciltte, deride görülebilir. Kanama sadece deride olmaz ağız içerisinde kanamalarda görülebilir. Bu belirtiler hastalarda tek tek yada ikişerli üçerli gruplar halinde bulunabilir. Akut lösemi, çocuklarda sık görülen kanser tiplerinden olup, çok hızlı ilerler. Her yaşta görülebilen akut löseminin ilerleyen yaşlarda görülme oranı da artar. Kronik lösemilerde ise klinik belirtiler farklıdır. Başlangıç halinde genellikle erken evrede kronik lösemiler tesadüfen bir hastalığın fizik muayenesi sırasında yada yapılan bir tahlilde lökosit sayısının yüksek olmasıyla ortaya çıkar, daha ileri tetkikler yapılarak lösemi olup olmadığına karar verilir.Lösemilerde erken teşhis önemlidir. Kronik lösemiler ayakta tedavi edilebilir. Kronik lösemi tedavisinde amaç hastalığı baskı altına alıp hastaya zarar vermesini engellemektir.
''Çocuklarda Lösemi Tedavisine Daha Çabuk Yanıt Alınır''
Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda olabilen lösemi, özellikle çocukların mücadele ettiği bir hastalıktır. Çocuklarda lösemi çok daha iyi seyreder, tedaviye daha çabuk yanıt alınır. Lösemili hücreler erişkinlerde daha dirençlidir. Erkek ve kız çocuklarda aynı ölçüde görülen lösemi, kız çocuklarında 2,5 sene gibi bir sürede tedavi edilirken; erkek çocuklarında bu süre 3,5 seneye kadar çıkabilmektedir. Bunun nedeni kanserli hücrelerin erkeklerin testis organında saklanma eğilimi göstermesidir. Bu organı koruyan bariyerler aracılığı ile korunan kanser hücresine kemoterapinin ulaşması zorlaşırken, nüksetmesine de neden olabilir.
''Kemik İliği Nakli Akla Gelen İlk Tedavilerden Biridir''
Akut lösemiler mutlaka hastanede yatarak tedavi edilmelidir, tedavi protokolü hastalığın tipine göre hekim tarafından belirlenir. Lösemi tedavisi için akla gelen ilk tedavi yöntemi kemoterapidir. Kemoterapi dışında kemik iliği nakli de bazı lösemi türlerinin tedavisinde akla gelen bir diğer yöntemdir. Bu nakiller daha çok birinci derece yakınlardan alınan ilik nakli şeklinde uygulanmaktadır. Eğer böyle bir verici yoksa akraba dışından da nakil yapılabilir. Bazı akut lösemilerde hastanın vericisi yoksa verici bulununcaya kadar zaman kazanmak için otolog nakil dediğimiz kendi iliği nakledilebilir ama otolog nakilden sonra hastalığın tekrarlama oranı yüksektir. Başakasından nakleedilen ilik daha kalıcı ve yüksek oranda iyilik sağlayan bir nakildir ama bu durumda ileri dönemde löseminin tekrarlanmasını engelleyememekte olup riski azaltmaktadır.