Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülşah Dinçer Atalay Covid-19 salgını nedeni ile zorlu bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde Ege Denizi’nde meydana gelen, İzmir ve çevre illeri sarsan, 6.6lık deprem hem İzmir’i hem de tüm Türkiye’yi psikolojik olarak da olumsuz yönde etkiledi. Ancak bu dönemde ruhsal olarak oluşabilecek zararlardan kendinizi koruyabilmeniz adına bir şeyler yapmak da mümkün” dedi.
Bazı Travmalar Olabilir
Depremin, öngörülemez bir doğal afet olmasından dolayı kişi ve yakınlarının yaşamını tehdit eden ciddi bir travma olduğunu belirten Dr. Gülşah Dinçer Atalay, “ Bunun gibi travmaların sonrasında etkilenen kişilerde değişen şiddette çaresizlik, korku, yoğun endişe, dehşet, umutsuzluk gibi Akut Stres Bozukluğu belirtilerinin hissedilmesi beklenilen bir tepkidir. Bunların yanında kişi travmatik olaylara maruz kaldığında olayı tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissedebilir, olayla ilgili kabuslar görebilir ya da olayı ve sonrasında yaşananları hatırlayamayabilir. Olaydan sonra uykusuzluk, huzursuzluk, sinirlilik, üzüntü, öfkeli olma, mutsuzluk, dikkat konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler de başlayabilir. Ayrıca strese yanıt olarak irkilme, çarpıntı, nefes darlığı, titreme gibi bedensel belirtiler ve yalnız kalmaktan ya da kapalı ortamlarda bulunmaktan kaçınma, sevdiklerine bir şey olacağı korkusu da söz konusu olabilir. Bu ve bunun gibi sorunlar elbette sürekli böyle devam etmeyecek, yüksek olasılıkla birkaç hafta içinde azalarak kaybolacaktır” dedi.
Nasıl Baş Edeceğiz
Bu süreçte kişi yaşadığı sorunları yok saymamalı, bastırmaya çalışmamalı, kendini hazır hissettiğinde yakınları ya da profesyonel kişilerle duygularını paylaşmaktan kaçınmamalıdır. Elbette deprem öncesinde alınması gereken tedbirleri bilmek, yaşam alanlarının uzmanlarca kontrol edilmesi ve deprem anında yapılması gerekenlerin bilinmesi yaşanan çaresizlik hissinin azalmasını sağlayabilir. Ancak sürekli olarak konu ile ilgili konuşmak, haberleri takip etmek, olay yeri fotoğraflarına bakmak, videolar izlemek travma maruziyetini arttıracağı için bu açıdan dikkatli olunmalıdır. Özellikle son dönemde artan sosyal medyada kullanımını kısıtlamak, yalnızca haberleri ve konu ile ilgili uzman kişiler tarafından yapılan bilgilendirmeleri takip etmek, olay yeri görüntülerinden ve ortamdan olabildiğince izole olmak yerinde olacaktır. Yalnız kalmaktan ya da kapalı yerlerde bulunmaktan kaçınma gibi bir durum varsa bir süreliğine bu aktiviteleri ertelemek ya da güven duyduğunuz kişilerle birlikte, hazır olunduğu zaman gerçekleştirmek yardımcı olabilir. Kendinizi hazır hissettiğimizde sorumluluklarınıza yavaş yavaş geri dönmeniz, sosyal çevrenizle iletişim kurmaya çalışmanız kaygı düzeyinizi azaltmak ve dikkatinizi yaşanan olumsuz olaydan farklı yönlere çekmek açısından faydalı bir girişim olacaktır.
Çocuklar Daha Hassas
Yetişkinler için dahi böylesine zor bir süreçte çocukların da benzer belirtiler sergilemeleri beklendik tepkiler olduğunu belirten Dr. Gülşah Dinçer Atalay, “ Öncelikle çocukların deprem ve benzer durumların nedenleri, böyle bir travma olması durumunda yapmaları gerekenler ile ilgili yaşlarına uygun şekilde bilgilendirilmeleri güvenlikleri açısından önem arz etmektedir. Travmaya maruz kalındığında ise yaşadıkları olumsuz duyguların herkes tarafından yaşandığı, zamanla azalıp geçeceği uygun bir dille anlatılmalı, kendisi ve yakınlarının güvende olduğu hissettirilmelidir. Gürültülü ortamlardan kaçınılmalı, yaşına uygun olarak oyun oynama, resim yapma, derslerine odaklanma gibi aktivitelere katılması sağlanmalıdır. Olayla ilgili sessiz kalmak, yanında konuşmaktan kaçınmak sık yapılan bir hatadır, aksine olayla ilgili kısa ve net bilgiler verilmeli, soruları cevaplanmalıdır, her şeyin zamanla düzeleceği belirtilmelidir. Medyada yer alan erişkinleri bile oldukça kötü etkileyen içeriklerden kesinlikle uzak tutulmaları gerekmektedir” dedi.