Kalıtımsal faktörler ve yaşam koşullarının depresyon olgusunu tetiklediği söyleyen Medical Park İzmir Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Tarkan Amuk, toplumda depresyonun hızla yayıldığını açıkladı
Dr. Tarkan Amuk depresyon hastalığının toplumda hızla yayıldığına dikkat çekerek, “Kalıtımsal nedenler ve çevresel faktörler sebebiyle depresyonun arttığını hatta Prof. Dr. Orhan Öztürk’un Ruh Sağlığı ve Bozuklukları kitabından Türk toplumunun yüzde 20’sinin depresyonda olduğu, kadınlarda ise bu oranın yüzde 26’ları bulduğu ifade ediliyor” dedi.
Nasıl tanı konuluyor?
Depresyon tanısı konması için belli şartların oluşması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Tarkan Amuk, “Depresyon dediğimiz zaman her üzüntü ya da her ağlama depresyon değildir. Bu hastalığın oluşabilmesi için belli şartlar gerekiyor. Nedir bu şartlar? En az 15 gün süreyle bir depresif duygu durumu dediğimiz çökkün bir duygu durumu olması gerekli. Bu çökkün duygu durumumuz, her gün gün boyu devam etmiş olacak. Bununla birlikte depresyon fizyolojik dengemizi bozan bir hastalıktır. Uyku düzenimizi bozar. Aşırı uyku ya da uykusuzluk yapar. İştah düzenimizi bozar. Aşırı yemek isteğimiz artar ya da iştahtan kesiliriz. Cinsel etkileri vardır. Cinsel isteksizlik, erkeklerde erken boşalma, sertleşme sorunu gibi sıkıntılar yaratabilir. Depresyonda olduğumuzu anlayacağımız diğer ve en önemli belirti de ölüm ile ilgili düşüncelerdir. Pasif ölüm düşüncesi dediğimiz, bir vesile olsa da ölsem, kurtulsam gibi ölüm düşünceleri ya da en önemli depresyon belirtisi olan intihar düşüncesidir. Hasta kişi artık karamsarlık, kötümserlik, umutsuzlukla beraber yaşam isteğini kaybeder. Sürekli geriye dönmeye, geriye dönüp 'keşke şunu şöyle yapsaydım şunu böyle yapsaydım' gibi pişmanlıklar ve suçluluklar hissetmeye başlar. Günlük yaşantımızdaki en önemli belirtilerinden bir tanesi de dikkat, konsantrasyon kaybı ve unutkanlık şikayetlerinin olmasıdır. Bunların hepsinin bir araya gelmesiyle beraber en az 15 gün sürmesi halinde depresyon tanısı koyuyoruz.” dedi.
Kalıtım etkili
Depresyonun çaresi olan bir hastalık olduğunu söyleyen Amuk, “Biz biyolojik, sosyolojik, sosyal varlıklarızdır. Hastalığın oluşumu da bu nedenlerin bir araya gelmesi ile oluşur. Depresyon neden oluşuyor? En birincil nedeni kalıtım. Birinci derece yakını olanların depresyona yakalanma riski daha fazla oluyor. Beyinde bir takım metabolitler vardır. Örneğin seratonin düştüğü zaman bunlar fizyolojik dengemizi etkiler. İşte bizim tedavide verdiğimiz ilaçların amacı bu beyinde dolaşan seratonini tekrar eski yerine koyup fizyolojik dengemizi toparlamak içindir.” dedi
Mükemmeliyetçi insanlar risk altında
Bir takım kişilik özelliklerinin depresyonla bağlantısını olduğunu belirten Amuk, “Öncelikle içe dönük, kuralcı, herkesi memnun etmeye çalışan kişilik özelliğine sahip insanlarda depresyonu daha fazla görüyoruz. Çünkü artık insanlara hayır demedikçe, aman ben üzmeyeyim aman ben kırmayayım, aman yalnız kalırım gibi bir takım korkularla herkesi memnun etmeye çalıştıkça, insanlarda hayal kırıklığı çok fazla oluyor ve depresyonu daha fazla görebiliyoruz.” dedi.
Aile içinde yaşanan travmaların çocuklarda depresyonu tetiklediğini söyleyen Amuk, “Öncelikle 8-10 yaş altı çocuklarda anne baba kayıpları, anne babadan ayrılma gibi çok önemli sevgi nesnesinden ayrıldıkları zaman depresyon riskini yüksek görüyoruz. Yine çocuklukta geçirilen travmalar, aile içi şiddet, ekonomik sorunlar ve gelin kaynana gibi aile içi çatışmalarda depresyonu daha sık görebiliyoruz.” dedi.
Geçmeyen ağrıların nedeni depresyon olabilir
Depresyonun toplumsal olarak büyük bir sorun olduğunun altını çizen Amuk, “Depresyon aslında bir halk sağlığı sorunudur. Çünkü baktığımız zaman tüm araştırmalarda şunu görüyoruz: Özellikle sağlık ocağına başvuran hastaların %20'sinde depresyon mevcut. Bu yüksek bir oran. Bizim gibi ülkelerde genellikle insanlar duygularını içine atıyor ve onları bastırıyor. İçimize attığımız zaman da beden bunu dışarı atmak için bir beden dili kullanıyor. Depresyonda gördüğümüz en önemli şikayetlerden biri de bu bedensel şikayetlerdir. Özellikle yaşlılarda ağrı kesicilerle geçmeyen her türlü ağrının altında depresyon aramak gerekiyor. Yine çocuklarda da aynı şekilde karın ağrıları, çarpıntı gibi bedensel şikayetler gözükmekte. Depresyonun en önemli belirtisi de isteksizlik, hayattan en ufak zevk almama durumudur. O yüzden çocuklarımızı gözlemlerken de çok dikkat edeceğiz, Çocuklardaki bu isteksizlik ya da bedensel şikayetlerin altında depresyon aramamız gerekiyor. Çünkü depresyon her yaşın sorunudur.” dedi.