Ekol Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nden Opr. Dr. Serhan Yağdı PRP tedavisinin 1970’li yıllarda kullanılmaya başlandığını, son 10 senede PRP yapımı ve kullanımındaki teknolojik gelişmelerle beraber PRP’nin kas iskelet sistemi hastalıklarında da iyileştirici etkisi olduğunun gözlemlendiğini söyledi.
Ekol Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Serhan Yağdı Platelet Rich Plasma (PRP) tedavisinin insan vücudunun hastalıkları iyileştirme potansiyelinin bir ürünü olduğunu söyledi. Kişinin kendi kanıyla iyileşmeye imkan veren PRP enjeksiyonun başlangıçta dişçilikte kemik kaynamasına destek vermek için kullanıldığını belirten Opr. Dr. Serhan Yağdı, “Son 10 senelik süreçte, PRP yapımı ve kullanımındaki teknolojik gelişmelerle birlikte PRP’nin insanlarda özellikle kas - iskelet sistemi hastalıklarındaki iyileştirici etkisi gözlemlenmiştir. Önemli merkezlerde yapılmış çok sayıda çalışmada PRP’nin kronik tendon yaralanmalarını tedavi edebildiği, hasarlı kas ve ligamanları tamir ettiği, kireçlenme ağrısını azalttığı bildirilmiştir” dedi.
KENDİ KANINLA İYİLEŞ
PRP’nin elde ediliş süreci hakkında bilgiler veren Opr. Dr. Yağdı, “Uygulama öncesi hazırlık evresi yaklaşık 30 dakika sürer. Hastadan damar yolu ile alınan kan PRP için özel hazırlanmış tüplere ayrılır. Kanın miktarı kullanılan yönteme göre değişebilmektedir. Alınan kan santrifüj işleminden geçirilir. Santrifüj işleminden sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker ve üzerinde trombosit hücrelerinden zengin sarı renkli bir plazma sıvısı kalır. Bu üstte kalan sıvının dip kısmında trombositlerin ve büyüme faktörlerinin daha yoğun olduğu bölgeden her milimetre küpünde yaklaşık 1 milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksiyonun uygulanacağı enjektöre çekilir Trombositten zenginleştirilmiş plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki göstermektedir. Kanın içinde sıvı kısım (plazma), kırmızı hücreler; beyaz hücreler ve trombositler bulunur. Trombositlerin içinde iyileşmede çok önemli olan büyüme faktörleri bulunmaktadır. Bu trombositlerin konsantre edilmesiyle akut ve kronik kemik ve yumuşak doku yaralanmalarında hasarlı bölgeye iyileşme faktörleri doğrudan ulaştırılarak iyileşmenin uyarılması ve arttırılması hedeflenmektedir. Uzun dönem sonuçları konusunda çekinceler bulunan ağrı kesici tedaviler yerine kullanılan PRP enjeksiyonları ile doğal iyileşmeyi arttırarak kalıcı tedavi amaçlanmaktadır” dedi.
UYGULAMALAR KİŞİYE GÖRE BELİRLENİYOR
PRP’nin uygulama sıklığının tedaviye göre değişiklikler gösterebildiğini belirten Opr. Dr. Yağdı, “genellikle 2 ile 4 hafta arayla yapılan 2 ya da 3 enjeksiyon şeklindedir. Uygulama sonrası 2 ile 7 gün arası sürebilen ağrı ve rahatsızlık hissi ortaya çıkabilir. Özellikle ilk 24 ile 48 saat süre ile lokal yanıta bağlı ağrıyı azaltmak amacıyla buz uygulaması ve aktivite modifikasyonu gerekir. Genellikle minimum 10 gün süre ile non-steroid antienflamatuarlar ilaçlar yasaklanır” dedi.
HANGİ RAHATSIZLIKLARDA KULLANILABİLİYOR?
PRP tedavisinin kronik tendinopatilerde (tenisçi dirseği, aşil tendiniti, topuk dikeni, omuz tendinopatileri), diz osteoartritinde (kireçlenmelerinde), diz kıkırdak hasarlanmalarında ve aşınmalarında, menisküs yaralanmalarında, akut ve kronik kas yırtıkları ve zorlanmalarında; akut ve kronik bağ yaralanmalarında kullanılabildiğini belirten Ekol Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinden Opr. Dr. Serhan Yağdı, “Hasarlı bölgeye fizik tedavi ile birlikte uygulanan PRP tedavisi iyileşmeyi arttırarak hasarın ilerlemesini engelleyebilmekte, böylece cerrahi yöntem gerekliliği azaltılabilmektedir. Bununla birlikte özellikle ileri derece kireçlenmesi olan hastalarda olduğu gibi ameliyat gereken hastalarda cerrahi gereksinimini ortadan kaldıracağı düşünülmemelidir.”
PRP İLE GÜVENLİ TEDAVİ
PRP tedavisinin iyileştirici etkisinin enjeksiyondan sonraki birkaç hafta içinde başladığını söyleyen Opr. Dr. Yağdı, “PRP enjeksiyonları sonrası kortizon enjeksiyonlarında olduğu gibi hızlı bir ağrı azalması olmaz. Özellikle diz kireçlenmesinde PRP enjeksiyonu sonrası ağrı yavaş yavaş azalır ve aylar içinde geçer. PRP tedavisi mutlaka diz egzersizleri ve kilo verme programları ile desteklenmelidir. Ayrıca fizik tedavi ile beraber uygulandığında sonuçlar daha da başarılı olmaktadır. PRP’nin kişinin kendi kanından hazırlandığı için uygulama bölgesinde oluşan ısı artışı, ağrı ve kızarıklık gibi nadir bulgular dışında ciddi bir yan etkisi yoktur. Bu doğal tedavi yöntemi ile ilgili veriler her geçen gün artmakta ve sonuçlar umut vaat etmektedir. PRP tedavisi ile ilgili devam eden araştırmalar olumlu sonuçlar vermekte ve uygulama alanları giderek artmaktadır. Bizim kendi kliniğimizdeki uygulamalarımızdan kazandığımız tecrübelerimiz, PRP tedavisinin yaşlanan toplum ile birlikte çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelen diz kireçlenmelerinin tedavisinde geleneksel yöntemlere güçlü bir alternatif olduğunu göstermektedir” dedi.
