Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Deniz Argüz Çıldır Özel Çakabey Okulları öğrencilerine gençlerde kimlik ve kendilik konulu seminer verdi. Yaptığı sunumda gençlerde sosyal medyada kimlik konularına da değinen Dr. Deniz Argüz Çıldır öğrencilere sosyal medya kullanırken dikkat etmeleri gereken noktalar hakkında tavsiyelerde bulundu.
Birey Nasıl Göründüğünü Önemsiyor
Sosyal teorilerin, sosyal medya kullanımının bireyin nasıl göründüğü, bu görünümü nasıl sürdürdüğü ve diğerleri ile nasıl etkileşime girdiğini etkileyerek ruh sağlığını etkilediğini saptadığını söyleyen Dr. Deniz Argüz Çıldır, “ Bireyin nasıl göründüğü, bu görünümü nasıl sürdürdüğü ve diğerleri ile nasıl etkileşime girdiği konusu gencin kendilik ve kimlik yapılanması ile ilişkilidir. Toplumlarda, insanın değişen çevreye hızlıca uyum yapmasının sırrının, ergen beyninin çevresel koşullara göre amaç ve hedeflerini hızlıca değiştiren esnek bir yapıya sahip olması olduğu düşünülmektedir” dedi.
Ergenlik Dönemindeki Sosyal Tehditler
Ergenlik sürecinde en önemli ödüller ve tehditlerin sosyal alanda olduğunu söyleyen Dr. Deniz Argüz Çıldır, “ Bu dönemin en önemli amacı sosyal alanı tanımaktır. Sosyal değerler, farklılıklar, sosyal alanda kabul görme yolları en çok odaklanılan konulardır. Bir kimlik sahibi olmak toplum içinde kendi yerini bulmak, değerli hissetmek gençler için önemlidir. Özellikle direk mesajlaşma yoluyla kurulan sosyal etkileşimin özgüvene olumlu bir etkisi olduğu bulunmuş. Direk mesajlaşmanın duygular için iyi bir çıkış sağladığı ve samimiyete, yalnızlığa ve sosyal ilişkilerin sürdürülmesine olumlu bir etkisi olduğu bilinmektedir. Sağlanan sosyal desteğin ruhsal sağlığın korunmasında temel elementlerden olduğu bilinmekle birlikte sosyal destek miktarı ve kalitesinin ruh sağlığını, sağlıklı kalma ile ilgili davranışları ve ölüm riskini azalttığı da saptanmıştır” diye konuştu.
Sosyal Medya Kullanımı ne zaman kırmızı alarm veriyor?
Kendilik ve kimlik gelişimi yolunda gitmediğinde kişinin değeri, önemi, olumlu özellikleri dışarıdan ve başkası tarafından belirlenir hale geliyor. Dışarıdan gelen, ödünç alınan, dışarıya bağımlı beğeniler hiçbir zaman doyurucu olmuyor ve sürekli başkalarının peşinde ve bunları duyma amacında bir zorlanmaya ve bağımlılığa neden oluyor. Sosyal medya bağımlılığı bu şekilde başlıyor. Uzun süre sosyal medya kullanımı, sedanter yaşam dediğimiz hareketsiz, yüz yüze iletişimden uzak yaşam biçimini desteklediğinden depresyon, anksiyete ve stresin olumsuz etkileri ile ilişkili bulunmuştur. Diğerlerinin seni nasıl görmek istediği ve en az diğerleri kadar popüler olma isteği nedeniyle kişinin üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.
Özellikle pasif sosyal medya kullanımının (sadece paylaşım okuma), aktif sosyal medya kullanımına göre depresyon ile daha güçlü bir ilişkisi olmakla birlikte özellikle kadın cinsiyetin bu durumdan daha çok etkilendiği bulunmuştur. Ergenlik öncesinde Youtube, instagram ve snapchat kullanan çocukların beden görünümü ve yeme problemleri yaşadığı saptanan diğer bulgular arasındadır.
Sonuç olarak sosyal medyanın sayısız yararı var iken sosyal medyada kendilik ve kimlik sunumu içsel duygusal ihtiyaçlarımızla ilişkili biçimde değişmektedir. İçsel gücümüz yerinde ise digital dünya bizim için tehlike olmaktan çıkıyor. İçsel gücümüzü arttırmak için içimizde bizi yaşama gerçekten bağlayan değerlerimizin peşinden gitmemiz gerekir.
