Dünyada görme engelli olarak tanımlanabilecek kişi sayısının yaklaşık olarak 300 milyona yakın olduğunu belirten Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “ Görme engelliliğinin yüzde 58’lik bir kısmı ise, 60 yaş üzerindeki nüfustadır. Dünyada görme azlığına yol açan değişik hastalıklar olmakla birlikte, hala önlenebilir bir körlük nedeni olarak katarakt, görme engelleyen hastalıklar arasında yaklaşık yüzde 50’lik bir paya sahiptir.” dedi. Prof. Dr. Kaynak katarakt ve tedavi yöntemlerini anlattı.
Özel Retina Göz Merkezi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “ Katarakt , gözümüzün içindeki kristal lensin , özellikle yaşa bağlı olarak zaman içinde giderek bulanmasına verilen isimdir. Gözümüzdeki lens, aslında cam gibi saydam olması gerekirken , zaman içinde bulanmakta ve böylece katarakt oluşumu gerçekleşmektedir.Gözümüzün lensi , değişik mesafeleri net görmemizi sağlayan bir odaklama organı olarak görev yapar “ dedi.
Katarakt Tedavisi
Kataraktın tedavisinin çok iyi yetişmiş cerrahlar ve teknolojinin yüksek olanaklarının kullanıldığı “fako” cerrahisi ile yapıldığını belirten Prof. Dr. Kaynak, “ Bu cerrahide göz içine lens konulmakta , böylece alınan kataraktın yeri , bu yapay lens ile doldurularak , görme kalitesi muhafaza edilmeye çalışılmaktadır. Bu cerrahi, çok kısa bir zaman diliminde inanılmaz bir gelişim göstermiştir. Bu gelişimde, kesi yapılmakta olan bıçaklar , 1 milimetrenin altına kadar indirilmiş kesi boyutları , lens kapsülünün alınmasında geliştirilen teknikler çok önemli gelişmeler olmuştur. Fako cerrahisi aslında, lens materyalinin ultrason yani duyulmayan ses dalgaları ile parçalanarak sulandırılması ve sulu hale getirildikten sonra da emilerek temizlenmesi temeline dayanır. Bu işlem, çok gelişmiş mikroskoplar altında ileri derece büyütme altında yapılmakta, bu süreçte gerek ameliyat alanının büyüklüğü gerekse, netliği, cerrahın ayak pedalları ile yaptığı kumandalar ile sürekli yeniden ayarlanmaktadır. Lens temizliği yapıldıktan sonra, çok küçük kesiden göz içine yapay lensler katlanarak sokulmakta ve göz içine yerleştirilmektedir. Bu işlem yaklaşık olarak yarım saatten daha az sürmektedir ve hastalara damla ile anestezi yapılmaktadır.” dedi.
Göz İçi Lensler Gelişti
Göz içine konulan lenslerin, 1980 ‘li yıllardan bu yana büyük gelişmeler gösterdiğini belirten Prof. Dr. Kaynak, “ Görmenin iyi düzeylere çıkarılması için , her hastanın ihtiyacı olan dioptrik güç hesabı yapılarak hastaya özel olarak takılmaktadır. Bu nedenle ameliyat öncesinde , gerekli ve uygun dioptrinin hesaplanması için ölçümler yapılmaktadır. Böylece ameliyat sonrasında olabildiğince gözlükten bağımsız bir görüş elde edilmeye çalışılır. Hastaların önceden mevcut olan miyopi veya hipermetropisi de bu hesaba katılarak , eğer hastalar önceden gözlük kullanmakta ise , göz içine konan merceklere bunların numarası ilave edilerek , gözlük kullanım ihtiyacı indirilmeye çalışılır. Son yıllarda hastaların hem uzak hem de yakını yine gözlüksüz görebilmesini kolaylaştıran “multifokal “ yani çok odaklı mercekler oldukça yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu hastaların ameliyat sonrasında yaşam kalitesini artırmaktadır. Astigmatizma , görmeyi etkileyen önemli göz kusurlarından birisidir . Yine son yıllarda , astigmatizmayı da giderecek şekilde astigmatik göz içi lensleri de imal edilmekte ve hastalarda başarı ile kullanılmaktadır. Tüm bu özellikler, ameliyat öncesinde yapılan, bazı tetkikler ve hesaplamalar ile, hastanın ihtiyaçlarına göre belirlenen özellikte lensler kullanılarak ameliyatın görsel başarısı artırılmaya çalışılır.” dedi.
