Ege Ambulans
Hamilelikte Sık Görülen Rahatsızlıklar07/06/2018

Bir çocuk beklemek moral yönüyle özel bir durum, fizikî yönden normal bir olaydır. En iyi şekilde kurulmuş bir makine gibi vücut aydan aya yeni durumuna alışır, çocuğun ve annenin ihtiyaçlarına göre gelişir.

Özel Ege Şehir Hastanesi Kadın Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Haşmet Mesut Özsoy, hamilelikte sık görülen rahatsızlıklarla ilgili detaylı bilgi verdi.

''Hamilelik Üç Devreye Ayrılır''

Hamilelikte ortaya çıkan sıkıntılar hamilelik devresine göre değişirler. Daha çok hamileliğin başında ve sonunda ortaya çıkarlar. Bu yönden hamilelik üç devreye ayrılır:

Birinci devre: Alışma devresidir. İlk üç ay devam eder, hamilelik yerleşir, vücut yeni durumuna alışıncaya kadar az veya çok şiddetle karşı koyar. Vago- sempatik denen karışıklıklar meydana gelebilir. Bunlar çoğu kez üçüncü ayın sonuna doğru bütünü ile kaybolur. Fakat bazı kere hamileliğin başlangıcını biraz güç duruma sokarlar.

İkinci devre: Denge devresidir. Yedinci aya kadar sürer. Annenin vücudu ile cenin birbirlerine büsbütün alışmış gözükür. Sıkıntılar genellikle sona ermiştir. Rahim daha. sıkıntı verecek büyüklüğe gelmemiştir. Düşük tehlikesi çok azalmıştır. Bu, hamileliğin en güzel devresidir.

Üçüncü devre: Son üç aylık devredir. Çocuğun gelişmesiyle büyüyen rahim hareketlere engel olmağa başlar. Etraftaki organlara da engel olur. mekanik denebilen sıkıntılara sebep olur. Bu devre sizin dinlenme devreniz olacaktır.

''Hamilelik Şikayetlerine Karşı Yapabilecekleriniz''

Bir bebeğinizin olacağını öğrendiniz. Eğer kendinizi anne olmaya da hazır hissediyorsanız, değmeyin keyfinize! Bebeğiniz karnınızda her geçen gün büyürken, tarifsiz bir mutluluk duyarsınız. Ancak bir zaman sonra sizi saran tatlı heyecanların yerini şikayetler alabilir. Bulantılar, kramplar, baş ağrısı, yorgunluk, şişlik gibi sıkıntılarla baş başa kalabilirsiniz. Öncelikle bu şikayetlerin hamileliğin doğal bir sonucu olduğunu kabul etmeli ve hazırlıklı olmalısınız. Bir sonraki adım ise, rahat bir hamilelik geçirmek için bazı noktalara dikkat etmekten geçiyor

Mide bulantıları: Hamilelik sırasında yaşanan mide bulantıları, birçok anne adayı için can sıkıcıdır. Sık sık kişiye zor anlar yaşatan mide bulantıları, anne adaylarının keyfini kaçırabilir.Genellikle hamileliğin 6. haftasında başlayan bulantılar, 16. haftası civarında sona eriyor. Hamilelik öncesi rahatsız etmeyen yemek, parfüm, sigara gibi kokular hamilelikte mide bulantılarına yol açıyor. Midenizin bulandığı dönemlerde beslenme şeklinizi değiştirmeniz gerekiyor. Azar azar ama daha sık yemelisiniz. Yemekten bir saat sonra alacağınız sıvılar, vücudunuzun su ihtiyacını karşılar.

Hamilelik reflüsü: Hamilelerin yaygın şikayetlerinden birisi de hamilelik reflüsü. Anne adaylarının midesinde veya göğüs kemiği arkasında yanma ve ağrı hissetmesi, “Çocuğun saçları çıkıyor” yorumlarını duymasına neden olabilir. Bu yaklaşımın, nereden geldiği bilinmiyor ama kesin olan bir şey var ki çocuğunuzun saçlarının bir suçu bulunmuyor. Aslında bu yaşananların tek nedeni “hamilelik reflüsü”. Bu rahatsızlık, mide asidi başta olmak üzere mide içeriğinin yemek borusuna kaçması sonucu göğüs kemiği arkasından yukarı yükselen yanma ve ağza acı- ekşi su veya yemek parçalarının gelmesi olarak tanımlanıyor. Hamileliğin 3'üncü ayından sonra, bebeğe zarar vermeyen tedavi yöntemleri uygulanabilir. Mide ve yemek borusundaki yanma hissi, özellikle yatarken daha fazla rahatsızlık veriyorsa, asidi nötralize edici, doktorunuzun önereceği birtakım ilaçlarla tedavi olabilirsiniz. Reflüden yakınan hamilelerin yaşamlarında bazı değişikliklere de dikkat etmeleri gerekebilir. Yenilen yemek miktarı, alınan gıdalar kadar önemli olduğundan bir kerede aşırı fazla yemek yerine az ve sık öğünleri tercih edin. Karnınızı sıkıca saran giysilerden uzak durun; yemekten sonra hemen yatmayın; alkol ve sigara kullanmayın; aşırı kilo almamaya çalışın ve son olarak yatak başınızın yüksekte olmasına dikkat edin.

Sırt ve Bel ağrıları: Hamilelikte artan bel ağrıları, çoğu anne adayının ortak şikayetidir. Bu şikayetin nedeni, hamilelik süreci ilerledikçe büyüyen rahmin etkisiyle vücudun ağırlık merkezi değişmesinden ileri gelir. Buna uyum sağlamak isteyen bel omurlarının iç bükeylerinde de bir artış olur. Gebelik süresince vücutttaki bağlarda bir gevşeme olan hormonların artmasıdır. Sonuç olarak beldeki tüm kaslarının yükünün artmasıyla hamile olan kişi, bel ağrılarını daha yoğun bir şekilde hisseder. Sırt ağrılarını azaltmak için uzun süre ayakta kalmayın. Yatarken belinizin altına küçük bir yastık koyun. Çok ağır bir yük kaldırmayın. Sizi rahatsız edecek pozisyonlardan uzak durun.Sırt kaslarını güçlendirecek egzersiz yapın. Hamilelikte artan bel ağrılarının önüne geçebilmek için öncelikle beli zorlayıcı bazı hareketlerden uzak durmalısınız. Yatağınızın ortopedik olması da dikkat edilmesi gereken bir başka etken. Bel üzerindeki yükü artırdığından çok yüksek ya da tamamen düz ayakkabı giymeyin. Onların yerine alçak topuklu ayakkabılar giyebilirsiniz. Ayrıca bel ağrılarını hafifletecek egzersizler yapmanızda da yarar var. Doktorunuz sizi doğru egzersizler konusunda yönlendirebilir. 

Yorgunluk ve halsizlik: Anne adayları hamilelik sürecinde, yorucu bir hareket yapmadıkları halde kendilerini yorgun ve halsiz hissedebilirler. Bu da çok anlaşılabilir bir duygudur. Çünkü vücudunuzun yapması gereken çok iş vardır. Vücut gebeliğin ilk haftalarında bebeğe daha fazla besin taşıyabilmek için daha fazla kan üretir. Bu da kalbin daha çok çalışmasına sebep olur ve nabız dakikada 10- 15 atım artar. Hamileliğin genellikle ilk dönemlerinde ortaya çıkan halsizlik ise, çoğu zaman kendini uykusuzlukla beraber gösterir.

Sık idrara çıkma ve Kaçırma: Sık idrara çıkma isteği hamileliğin doğal şikayetlerinden biridir. Çünkü hamilelik ilerledikçe büyüyen rahim, önündeki mesaneye baskı yapar. Ayrıca fizyolojik olarak mesane içi basıncında da bir artış meydana gelir. Bu nedenle de hamilelerde sık sık idrara çıkma isteği görülür. Hamilelikte idrara çıkma hissi, 12- 13. haftadan itibaren giderek azalmaya başlar ve özellikle son dönemlerde bebek anne karnından aşağıya doğru inmeye başlayınca yeniden ortaya çıkar. Büyüyen rahmin idrar torbasına yaptığı basınç kimi zaman idrar kaçırmaya da sebep olur. Bu rahatsız edici durum gülerken, hapşırırken veya öksürürken bile olabilir. Doğum sonrası da çoğunlukla kaybolur. Hamilelikte idrara çıkmak doğal bir olay olduğu için bu ihtiyacınızı ertelemeyin . Sık sık tuvalete çıkmak idrar kaçırma şikayetini de bir ölçüde engeller. Ancak idrarınızda yanma varsa bunun bir enfeksiyon belirtisi olabileceğini de göz ardı etmeyin.

Cilt Problemleri: Hamilelikte değişen hormon seviyeleri sonucunda ciltte birtakım değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişikliklerin çoğu doğumdan kısa bir süre sonra kaybolur. Bazı hamilelerde hamileliğin erken dönemlerinde sivilce artışı gözlenebilir. Yüzde bazen renk koyulaşması (hamilelik maskesi- kloazma) gelişebilir. Bu duruma koyu renk saçlı bayanlarda daha sık rastlanır. Güneşe maruz kalındığında bu renk daha da koyulaşabilir. Ancak tüm bu değişiklikler hamilelik bitince kaybolur. Hamilelerde memelerde ve özellikle belde kaşıntı hissi olabilir. Bu durum cildin gerilmesine bağlıdır. Artan östrojen düzeylerine bağlı olarak avuç içlerinde kızarıklık artışı olabilir. Ayrıca uterus'un (rahmin) büyümesi ve kilo artışı sonucu cildin gerilmesine bağlı çatlaklar oluşabilir. Karın, kalça ve bacakların üst kısmında belirgin olarak ortaya çıkabilir. Hamilelikten önce selülit ve çatlak problemi yaşayanlarda daha sık görülebilir. Gebelikte kadınların önemli bir kısmında karın, kalça ve göğüs bölgesinde çatlaklar ortaya çıkar. Cildin aşırı gerilmesine bağlı olarak ortaya çıkan çatlaklara, çoğu zaman rahatsız edici bir kaşıntı da eşlik eder. Gebelik döneminde kırmızı görünümde olan çatlaklar bebeğin doğmasından sonra kısa zamanda gümüşi bir renk alırlar ve kalıcıdırlar. Cilt öncelikle hep temiz tutulmalıdır. Güneşten daima korunmalıdır. Aşırı kilo almamaya özen gösterilmelidir. Cilt devamlı nemlendirilmelidir. Pamuklu ve çok sıkmayan giysiler giyilmelidir. Cilt yapısına bağlı olarak hamilelikte az veya çok görülen çatlaklar, yüzme ve yürüyüş gibi hafif sporlar yapılarak azaltılabilir. Çünkü bu sporlar cildin esnekliğini artırır. Ama yine de çatlakların oluşmasını yüzde 100 engellemeyebilir. Çatlakları tümüyle önlemek mümkün olmamakla beraber, alınan bazı önlemlerle çatlakların önüne geçilebiliyor. Piyasada bulunan çatlak kremleri cildi nemlendirerek esnemesine yardımcı oluyor. Çatlak kremleri, çatlakların beraberinde getirdiği kaşıntının dinmesine de  yardımcı oluyor. Anne adaylarının bir kısmı ise, çatlak kremlerinin yerine badem yağı kullanmayı tercih edebiliyor. Bu maddenin cildin nemli kalmasına ve kaşıntı şikayetinin ortadan kalkmasına yardımcı olduğu söyleniyor.Masajda bu şikayetlerin ortadan kalkmasında etkili olabilir.

Sosyal Ağlarda Paylaş
Ege Ambulans
Has Ajans Sağlık Gazetem 0(232) 464 75 73 info@saglikgazetem.com