Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “Uyum Haftası” etkinlikleri kapsamında yeni başlayan tıp öğrencilerine ilk dersi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. S. Fehmi Akçiçek verdi. Ege Üniversitesi Muhittin Erel Amfisi'nde “Hekim Olmak” konulu dersi veren Prof. Dr. Akçiçek, “İlk Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Ege Üniversitesi’nde kuruldu” dedi. Etkinliğe Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Cemil Gürgün, dekan ve başhekim yardımcıları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Tıp fakültelerinin 1990-2000’li yıllardan bu yana kendilerini yoğun olarak sorguladığını ifade eden Prof. Dr. Akçiçek, “Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi bu konuda öncü oldu. Bu yıllarda tıp eğitimindeki hedefleri gerçekleştirmek, gelecekte bunları takip etmek ve yeni öğretim-eğitim yöntemlerini müfredata eklemek ve sınavları buna uygun hale getirmek için ilk defa ülkemizde Ege Üniversitesi’nde Tıp Eğitimi Anabilim Dalı kuruldu.O güne kadar eğitim konusunda görev alan tüm hocalarımız görevleri bittiğinde kendi ana dallarına dönüyorlardı.Yani bu bir kariyer değildi.İlk defa tıp eğitimi anabilim dalı bir kariyer olarak tıp eğitiminin kendisini meslek edinen hocalarımız ortaya çıktı.Bu hocalarımız yurtiçi ve dışında birçok araştırma ve incelemeler yapıp doktoralarını tamamladıktan sonra müfredatı gözden geçirerek mükemmel hale getirdiler. Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı üyeleri bir araya gelerek Türkiye’de ilk Ulusal Tıp Eğitimi Kongresi’ni düzenlediler. Yine, ilk Tıp Eğitimi Araştırma-Geliştirme Derneği İzmir’de kuruldu’’ diye konuştu.
HÜMANİST YAKLAŞIM ÖNEMLİ
Hasta-hekim ilişkisi bakımından tıbbi bilimsel bilgiye sahip olmanın tek başına yeterli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Akçiçek, “Bugünkü sistem genellikle sayısız bilimsel kurs, biyokimyasal işlemleri mükemmel bilen, ancak tıbbi uygulamalarda hümanist yaklaşımı, insancıl yaklaşımı zayıf olan hekimler yetiştiriyor.Hastalığın teşhisi, en uygun tedavi planının belirlenmesi için tabi bilimsel bilginin önemi tartışılmaz. Ancak, iletişim, dinleme, empati kurabilme yani bu hümanist nitelikler hekim-hasta ilişkisinin tam kalbinde yer alıyor.Günümüzde hastaneler adeta bir iş kolu hüviyeti kazanır iken, özellikle Türkiye ve benzeri ülkelerde hekimlerden bir tür bilim teknokratları haline gelmesi bekleniyor.İnanılmaz sayıda hasta görmek, hastaya ayrılan zamanın kısalmasıyla hümanisttik değerler hekim-hasta ilişkisinde arka planlara itiliyor’’ dedi.