Klinik Psikolog Ceyda Tunca “ Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünyada 650 milyon kişi obezite ile mücadele etmektedir. Ölüm sebebi olarak ise 5.sırada yer almaktadır. Ciddi bir orandır ve obezite ile mücadele edilirken psikolojik destek ayağı göz ardı edilmemelidir. Çünkü obeziteyi sadece fizyolojik, genetik, çevresel, ailesel, beslenmedeki düzensizlik, yanlış kalori alımı gibi sebeplerle açıklamak yeterli olmayacaktır” dedi.
Obezitenin psikolojik sebeblerini ele aldığımızda, kişilerin dışarıdan ve içerinden gelen ruhsal stresi yatıştıramaması sonucu yemek yemeği rahatlatıcı olarak kullanma hali söz konusudur” diyen Dr. Ceyda Tunca, “ Yani kişinin başa çıkmakta zorlandığı durumlarda yemek yeme yoluyla duygusunu düzenlemeye çalıştığı sıklıkla rastlanmaktadır. Duygusal olarak yeme hali kişinin duygusal açlıkla, fizyolojik açlığı bir birine karıştırdığı bir haldir. Diğer gözlemlenen, tıkınırcasına yeme bozukluğudur. Normalden çok miktardaki yiyeceği kısa sürede hızlı şekilde tüketilmesi olarak açıklanabilir. Genelde hazırlık gerektirmeyen, haz veren, kalorisi yüksek (çikolata, cips, kuru yemiş, pasta, kurabiye gibi) besinler tercih edildiği görülür” dedi.
Obezite hastası olan kişilerin geçmiş öykülerine baktığımızda, sıklıkla travma geçmişinin olduğunu görüyoruz. Duygularını söze dökmekte zorlandığını (aleksitimi), içlerinde yaşadıkları durumları anlamlandıramadıklarını örneğin, öfkeliyim çünkü açım gibi duyguların arasında yanlış bağlantılar kurduğunu görüyoruz. Çocukluk dönemlerinde yoğun yetersizlik duygularıyla yalnız bırakıldığı, depresyon ve yoğun kaygı, baskıcı ve otoriter aile yapısını, bakım veren ile kurulan bağların güvensiz oluşu gibi faktörler sıklıkla rastlanır.
Ergenlikte obezite gelişiminin çok yaygın olduğunu belirten Ceyda Tunca, “ Ergenlikte ortaya çıkan obeziteyi, fizyolojik sebebi yoksa eğer, ayrışma sorunsalı olarak ele alınabilir, ergenlikte en büyük değişim beden üzerinde olur ve yoğun kilo alımının bedenin cinselleşmesinin önüne geçme arzusu olarak açıklanmaktadır. Anneden ve babadan ayrışmanın büyük zorluk olarak yaşanması, o dönemde yaşanan yalnızlık, depresyon gibi yoğun duygulanımlarının ifade edeceği alanların olmayışı ve yeniden canlı hissedebilmek adına yemek yemek yani bedenin araç olarak kullanılması söz konusudur. Bu dönem dikkatle ele alınarak, düzensiz beslenmenin ileride doğuracağı kötü sonuçların yaşanmaması adına erken müdahale olarak psikolojik destek önemlidir” dedi.
Fizyolojik ve genetik faktörlerin yanında obezite ile mücadelede terapinin önemine değinen Tunca, “ Tedavi sürecinde terapi, diyetisyen ve doktorların tamamlayıcısı olarak görevini sürdürür. Tedaviyi sürdürebilir kılmak, kilo verme süreçlerinde tekrar kilo alımlarının olmaması adına obezitenin psikolojik sebeplerinin anlaşılması gereklidir” diye konuştu.