Rinoplasti Ameliyatlarında Cilt Yapısı Da Önemi07/03/2022
Rinoplasti ameliyatlarının sonucunu etkileyen çok fazla sayıda etkenin olduğunu belirten Op. Dr. Yunus Gürkan Aladağ, “ Bunları kabaca, burun yapısı ve mevcut deformitenin durumu, yaş, sigara ve alkol tüketimi, mevcut kronik hastalıklar, kişinin ameliyat sonrası kişisel bakımı ve kurallara uyması ve tabi ki de kişinin burun iskeletini çevreleyen cilt yapısı olarak sayabiliriz. Ancak burun ameliyatından sonra hastanın alacağı sonucu etkilemesi bakımından en önemli faktör hastanın öz sermayesi olan cildidir” dedi.
Cilt yapısı hakkında bilgiler veren Op. Dr. Yunus Gürkan Aladağ, “ Cilt yapısından bahsederken aslında cildin kalınlığı, yağlılık derecesi, esnek ve elastik yapısı yani ameliyat sonrası oluşturulmuş olan yeni burnun iskelet ve çatısını örterek ona adapte olabilme yeteneğinden bahsetmekteyiz. Cildin kalınlığını; kabaca ince, orta ve kalın olarak ayırabiliriz” dedi. Her cilt yapısının da kendine göre avantaj ve dezavantajları olduğunu kaydeden Op. Dr. Aladağ şu bilgiler verdi:
İnce Kalınlıkta Cilt
- Avantajları: Ameliyat sonrası şişliklerin az olması, yapılmış olan yeni burnun hatlarını ve güzelliklerini belki de 2-3 hafta gibi bir süre içerisinde çok hızlı bir şekilde göstermesi
- Dezavantajları: İnce olması nedeniyle ameliyat sırasında burun sırtında veya uç kısmındaki küçük pürüz, çıkıntıların bile görülebilmesi ihtimali vardır. Aslında kabul edilebilir 1 mm’lik küçük pürüzlerin bile dokununca hastanın eline gelmesi, ve normalde gözükmeyecek küçük patolojilerin fark edilebilmesidir.
Orta Kalınlıkta Cilt
Her cerrahın gönlünde yatan ve hastalarının sahip olmasını istediği bir cilt türüdür. Bu anlamda eleştirilecek bir yönü yoktur.
Kalın Cilt
- Avantajları: Kabul edilebilir hataların yanında biraz daha belirgin iskelet çatıdaki pütürler, küçük çıkıntılar, kırık hatlarındaki sorunları bile örtebilir.
- Dezavantajları: Hataları örtmesinin yanında maalesef güzel hatları, kıvrımları, ve cerrahın özenerek hazırladığı sanatsal geçişleri bile örtmesi, aradaki farkın tam yansıtılamaması, kalınlığın getirdiği ağırlıkla burun ucunun biraz daha erken öne ve aşağıya yer değiştirmesi, adeta biraz düşmesi gibi. Yine kalın ciltli bir hastada çok fazla miktarda küçültme yapılamaması da bir sorundur. Çünkü kalın ciltli hastanın burun cildinin oturacağı sağlam bir çatı olması ve cildin adeta biraz gerilmesi gerekmektedir, altta ölü ve potansiyel boşluk bırakılmamalıdır.