Ege Ambulans
Uyku Apnesi kabusunuz olmasın04/07/2022

Ekol Hastanesi’nden KBB Uzmanı Doç. Dr. Ender Şahin, uyku apnesinin uyku sırasında üst solunum yollarında tekrarlayan, tam ya da kısmi çökmeler nedeniyle meydana gelen uykuda nefes durmaları ve solunumun yüzeyelleşmesi/solunum eforuyla ilişkili uyanmalar ile karakterize bir hastalık olduğunu belirterek, uyku apnesinin tedavisi hakkında bilgiler verdi.

Sürekli Uyku Hali

Hastanın gün içinde uykululuk hali hissetmesi, eşlerin hastada horlama ve tıkanmalar olduğunu bildirmelerinin ana şikayetler olduğunu belirten Doç. Dr. Ender Şahin, eşlik eden bulguların “sabah baş ağrısı, boğulma hissi ile veya nefes nefese uyanma, ağız kuruması veya boğaz ağrısı ile uyanma, huysuzluk veya sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, hafıza bozukluğu, cinsel isteksizlik veya iktidarsızlık, gece idrar kaçırma, göğüs ağrısı ile uyanma, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, Tip 2 diyabet hikayesi olması’’ olduğunu söyledi. Gün içi uykululuk hali olan, gün içi uyku hali olmaksızın horlama ile birlikte iki ve daha fazla şikayeti olan, dikkat gerektiren kritik görevi (örneğin, uçak pilotu, otobüs şoförü) olan hastalarda tanısal testler yapılmalıdır” dedi.  

Erkeklerde Daha Sık

Uyku apnesinin erkeklerde daha sık görüldüğünü belirten Doç. Dr. Ender Şahin, “Menopoz sonrası kadınlarda da benzer oranlarda görülür. ​Bu hastaların muayenesinde üst hava yollarında darlık görülebilir, örneğin çenenin geride olması, dilin büyük olması, bademciklerin büyük olması, yumuşak damak ve küçük dilin sarkık olması, burun septum deviasyonu, burun içinde polipler olması. Hastaların boyun ve bel çevresi geniş olabilir, hastalar genelde obez hastalardır. Hastalarda özellikle sabah artmış kan basıncı, dirençli hipertansiyon olabilir” dedi.

Olumsuz sonuçları

Uyku apnesi, gün içi aşırı uykululuğa, yorgunluğa, dikkatsizliğe yol açarak günlük hayatı olumsuz etkilediğini belirten Doç. Dr. Ender Şahin, “Zihinsel aktivitelerde eksikler oluşur, iş ve ev kazaları olasılığı artar. Depresyon, cinsel bozukluklar bu hastalarda daha sıktır. Motorlu taşıt kazalarına uyku apneli hastalar, uyku apnesi olmayanlara göre 2-3 kat daha fazla karışırlar. Orta ya da ağır uyku apne hastaları kardiyovasküler hastalıkları açısından risk altındadırlar. Hastalarda insülin direnci ve Tip 2 diyabet sıklığı daha fazladır. Uyku apnesi metabolik sendrom ve obezite ile ilişkili olan kardiyo-metabolik riskleri bağımsız olarak artırır” şeklinde konuştu.   

Tedavi Yöntemleri

Uyku apnesi tanısında altın standart tanı yöntemi uyku laboratuvarında yapılan uyku testi olduğunu belirten Doç. Dr. Ender Şahin, “Uyku apnesinin tedavisinde cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler uygulanabilir. Alışkanlıkların ve davranış değişiklikleri tedavinin ilk basamağıdır. Bu aşama kilolu hastaların egzersiz yapmaları ve kilo vermelerini,  alkol, sigara ve bazı ilaçlardan kaçınmayı, yatış pozisyonlarının ayarlanmasını içerir. Orta ve ileri uyku apnesi olanlarda pozitif havayolu basıncı sağlayan cihazlar ilk seçenek tedavidir. Ancak Uyku apnesine yol açabilen üst solunum yollarındaki tıkanıklık yapan durumlar, örneğin septum deviasyonları, bademciklerin büyük olması, geniz eti gibi hastalıklarda ilk tedavi seçeneği ameliyat ile burun veya boğazdaki tıkanıklık noktalarının giderilmesidir.

Sonuç olarak uyku apnesi ve horlama tedavisi ile eşler arasındaki uyum korunabilir, uyku kalitesi normale döner, gece kanda oksijen düşmesinin önüne geçilerek kalp damar hastalıkları riski, kısaca kalp krizi geçirme riski düşürülür, gün içi yorgunluk ve konsantrasyon bozuklukları düzeltilerek ev, işyeri ve trafik kazaları riski azaltılır” dedi.

Sosyal Ağlarda Paylaş
Ege Ambulans
Has Ajans Sağlık Gazetem 0(232) 464 75 73 info@saglikgazetem.com