İki yıldan daha fazla oldu. Karanlık ve karamsar bir tünelde gibiyiz. Tüm dünyayı etkisi altına alan virüs derken peşi sıra varyantları ve benzerleri ile tüm ülkeler kasıp kavruldu. Binlerce can aldı onca insanı yatağa mahkum etti. Corona ve alt versiyonları. Devlet ve millet ekonomisini alt üst etti. Yetmedi, insanları evlerine kapattı. Neyse ki aşı bulundu. Birtakım önlemler işe yaradı, hekimler ve bilim adamları bu virüse karşı hazırlıksız olsa da yine çabuk toparlanarak hastalara ve ölümlerin çoğalmasını önlediler. Başta bilim insanları olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına ve doktorlarımıza bu çabaları karşısında ne kadar teşekkür etsek azdır. Neyse ki yolun sonu gözükür oldu. Yani tünelin sonumda ışık gözüküyor. Yine de tedbirleri elden bırakmamak gerekir. Son araştırmalara göre Koronavirüs’ün saatlerce yüzeylerde kaldığını kanıtladılar. Son bulaşıcı olan Omikron ise önceki virüslere göre daha fazla yaşadığı için hızlı yayılma gücüne sahip. Bilim adamları ve bu işin başındaki hocalar hep el hijyeni, maske ve mesafe dediler. Fakat el hijyeni fazla kullanınca da eldeki yararlı bakterileri de yok ediyoruz. Piyasada satılan el hijyenlerinin yerine sabun ve su en doğrusu. Doktorlarımız bu konuda sıkça uyarıda bulundular zaten.
Sağlıkta Güzel Gelişmeler Oluyor.
Geçtiğimiz hafta birlikte olduğum Doçent Doktor Necmettin Yakut benimle çok güzel bilgiler paylaştı.
Başında bulunduğu hastanesinde son dönemlerde kalp damar cerrahisinde yeni yöntemleri anlattı. Dinlerken heyecanlandım. Sizlerle paylaşmak istedim. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doktor Necmettin Yakut “Kalp ameliyatlarında kalbe gerekli damarları ayaktan alıyoruz. Bu işlemde ayak bileğinden kasığa kadar olan bölge açılır ve gerekli damarları kalbe transfer ederdik. Yeni başlattığımız sistemde ise ayak bileğinden kasığa kadar olan bölgede sadece 1,5 – 2 santim gibi çok küçük bir kesi ile ayak bölgesine bir kamera yardımı ile girerek gerekli damarlar alınıyor” dedi. Böylece hastanın ayağı baştan başa açılmıyor. Dolayısı ile hasta kısa sürede sağlığına kavuşmuş olacak. Sağlıkta bu tür gelişmeler özellikle ülkemizde olması sevindirici.
Kışın Kar Yağışını Beklerken Çilesi Geldi.
Özellikle İstanbul ve çevresinde kar tam bir kabus oldu. Bölge kar neşesi ve kar turizmi derken çileye döndü, yollar kapandı, insanlar araçlarında saatlerce mahsur kaldı. Böyle bir kar İzmir`de yağacak olursa diye düşündüm de hayali bile ürkütücü. Düşünsenize saatlerce eşiniz, çocuğunuz bir araçta karda mahsur kalacak. Size hiç bir yardım gelmeyecek. Büyük şehirleri yönetenler acaba aylarca kar yağan ülkelere hiç mi gitmezler. Oralarda yönetimler nasıl önlem alır, nasıl bir sistem var hiç mi merak etmezler. Şehri yönetmek, otobüs almak, otoparkçılık yapmak gibi ya da bolca yandaşlara iş ve rant sağlamak mı. Aslında bu yöneticilerin hiç bir suçu yok! Bizler yani halk tepkisiziz. Ben Alsancak bölgesini örnek vereyim. Tüm sokaklar işgal altında. Her taraf otopark. Melih Özakat İlkokulu ve çevresi daracık. Sokaklar da karşılıklı. Yolların iki tarafı da belediye tarafından gayet düzgün çizilmiş araçlara tahsis edilmiş. Bu otoparkçılık gerçekten de tam belediye işi.